17 Aralık 2018 Pazartesi

The Protector


"SİZE DAHA ÖNCE DE SÖYLEMİŞTİM
 BU BİR MASAL DEĞİL."

(Uyarı! Bu yazı az miktarda spoiler içerir.)

Netflix son yıllarda ülkemizde ve dünyada en çok tercih edilen tv portalı haline geldi. Hal böyle olunca her ülkeden yapımlarda çoğalmaya başladı tabi ki. Almanya da Dark, İspanya da La Casa de Papel ve Elité, İtalya da Baby derken takvimler 14 Aralık’ı gösterdi ve sonunda Türkiye’den THE PROTECTOR Netflix’te yer aldı. Puhu ve Blu Tv gibi internet televizyonculuğuyla ülkemizde başarılı işler çoğalmaya başlamışken Netflix gibi bir platformda da oldukça başarılı bir işe imza atmış olduk.

Dizimize gelecek olursak eksiklikler elbette vardı. Bunu göz ardı etmek olmaz. Senaryo biraz yetersiz kalmıştı. Yetersizlikten kastım biraz boş bırakıldı gibi geldi. Kötü karakterimizin amacını tam anlayamadan sezonu bitirdik. Muhafızın ölümsüzü öldürmesi gerektiğini anladık ama bunun nedenini de pek kavrayamadık. İşin içine aşk meşkte girince bizim meşhur Türk dizilerimize dönecek gibiydi ama neyse ki uzatmadan noktayı koydular. Efektler konusunda ekibin kaliteli olmasına rağmen biraz aceleyle yapılmış havası hakimdi. Bilek kırılma sahnesini hemen unutmalıyız bence... Dizimiz 10 bölümden oluşuyor her bölümde 35-40 dakika aralığında olunca anlamadan bitiveriyor. İlk 6 bölüm daha ağırdan alırken son 4 bölümle birlikte dizinin ritmi yükseliyor. Son sahnelerle birlikte merak içinde bırakarak sonlanıyor. Duyduğuma göre 2. sezon çekimleri de tamamlanmış. Yeni ve iddialı oyuncularda 2. sezonda bizlerle birlikte olacakmış.

Oyunculuklara gelecek olursak her işinde çıtayı bir üst kademeye çıkaran Çağatay Ulusoy yine rolünün hakkını vermiş diyebilirim. Hazar Ergüçlü ve Ayça Ayşin Turan'da gayet tadında ve başarılı bir oyunculuk sergilemişler. Herkes rolünün hakkını vermiş gibi hatta senaryoyu oyunculuklar toparlıyor desek yeridir. Okan Yalabık iyi kötü karakteri o kadar sakin ve güzel oynamış ki yaptıklarına ya da yapacaklarına kızamıyorsunuz bile. Karakteri Wilson Fisk'le çok bağdaştırdım. İkisi de kötü ama ikisini de seviyorum. Tabi ki bir Wilson Fisk değil. Mehmet Kurtuluş'ta bize ters köşe yaptıracak kadar başarılıydı. Ve küçük bir parantezi de Mehmet Yılmaz Ak’aaçmak istiyorum. Çukur dizisiyle tanıdığım Ak’ın oyunculuğu gerçekten muazzam. Konuşmasından hareketlerine kadar keyifle izlettiriyor. Daha fazla yapımda görmeyi gerçekten çok isterim. 

İşte benim The Protector - Hakan: Muhafız hakkında düşüncelerim bunlar. Genel anlamda oldukça beğendiğim bir dizi oldu. Netflix tarafından tanıtımının çok yapılmaması da biraz üzdü. Sizler nasıl buldunuz? Yazın, konuşalım :)

Keyifle kalın...